
Sivil ve Ekolojik Haklar Derneği’nin (SEHAK) bir yıl önce başlattığı, “Anne Frank’ın Yaşam Öyküsü Üzerinden Temel Haklar ve Demokratik Değerler Öğretimi” projesi kapsamında önümüzdeki aylarda Türkiye’de beş ilde Hafıza yürüyüşleri gerçekleştirilecek.
Proje kapsamda Türkiye’den katılan 8 kişi ile birlikte, 8-11 Şubat tarihleri arasında Berlin’de, Anne Frank House ve Anne Frank Zentrum iş birliği ile “Hafıza Yürüyüşleri Nasıl Örgütlenir” konulu dört günlük bir eğitim çalışması gerçekleştirdik. Eğitim kapsamında hafıza ve anma, tarih ve geçmişin günümüz toplumu ile bağı gibi konuları ele aldık.
Irkçılık, ayrımcılık ve mülteci düşmanlığına karşı mücadele veren Almanya’nın önemli sivil toplum kuruluşlarından biri olan Amadeu Antonio Stiftung ofisinde gerçekleştirdiğimiz eğitimde, Hafıza Yürüyüşlerinin örgütlenmesi aşamasında anıtların seçimine ilişkin dikkat edilmesi gereken noktaları ele aldık ve bu çalışma sırasında hazırlayacağımız kısa video klipler için odaklanacağımız anıtları saptadık seçtiğimiz iki anıt üzerine araştırma ve hazırlıklara başladık.
İki ekibe ayrılan grubumuzun ilki, Berlin’deki Almancada “Tökezleme taşları” olarak ifade edilen, “Hafıza Taşları” üzerine bir video klip çekti. Tökezleme taşları, bütün Avrupa’da soykırıma uğramış kişilerin son yaşadıkları evlerinin önündeki kaldırımlara yerleştirilen, 10x10 cm büyüklüğünde pirinç plakalardan oluşuyor. Bu taşların üzerinde Soykırım kurbanlarının isimleri, doğum tarihleri ve hangi ölüm kampında yaşamlarını yitirdiklerine dair bilgiler yer alıyor. Berlin sokaklarında 7 bin ve tüm Avrupa’da toplam 60 bin civarında tökezleme taşı yer alıyor. Söz konusu taşların üretimi ve kaldırımlara yerleştirilmesi çalışmaları ise aralıksız sürüyor.
Tökezleme taşları klibini çeken grup, bu taşların hikayesini ve Türkiye’den Berlin’e göç etmiş bir Yahudi ailesi olan ve ailenin neredeyse tümünün toplama kampında yaşamını yitirdiği Behar ailesini ele alan konuyu işleyen kısa bir video çekti.
Grup, halen Avrupa’nın pek çok yerinden sipariş almakta olan, tökezleme taşlarının el emeği ile üretildiği atölyeyi ziyaret ederek, bu konuda bir söyleşi gerçekleştirdi.
Sanatçı Gunter Demnig’in fikri ile başlayan bu proje, kapsadığı alan dikkate alındığında, Soykırım konusunda “dünyadaki en büyük anıt” olarak anılıyor.
Diğer ekip ise “hatırlatma tabelaları” üzerine bir çalışma gerçekleştirdi. Naziler iktidara geldikten sonra Yahudi vatandaşları toplumdan soyutlayan, yalnızlaştıran ve dışlayan bir politikanın sonucu olarak insanlık dışı birçok yasayı hayata geçirmişti. Bu yasalar ile Yahudi vatandaşların hakları ellerinden alınmış, Yahudi olmayanlar ile evlenmeleri ya da ilişki kurmaları yasaklanmıştı. Bunların yanı sıra uygulanan bir dizi yasa ile sokağa çıkmalarında, iş kurmalarında gibi konularda kısıtlamalar getirilmiş, kısacası insan gibi yaşamlar haklarının hemen tümü ellerinden alınmıştı.
Holokost’ta öldürülen Yahudileri hatırlamak ve onlara yapılanları unutmamak-unutturmamak amacıyla Renata Stih ve Frieder Schnock, Berlin’de bir mahallede, “Hatırlama durakları” oluşturarak sokaklara, direklere ve benzeri yerlere Yahudi vatandaşlara yönelik hazırlanan yasaların yer aldığı tabelalardan oluşan açık bir sergi gerçekleştirdi.
Grubumuzun ikinci ekibi, bu mahallede yaşayan insanlarla gerçekleştirdiği, söz konusu Yahudi karşıtı yasalara ilişkin söyleşilerin yer aldığı bir video hazırladı.
Hafıza yürüyüşleri ve eğitiminin yanı sıra Berlin’deki ekibimiz Anne Frank Zentrum’u ve Holokost Anıtı’nda yer alan sergiyi ziyaret edip konuya ilişkin daha geniş bilgi aldı.
Berlin’de gerçekleştirdiğimiz bu eğitim çalışmasına katılan katılımcılar, önümüzdeki dönem Türkiye’de gerçekleştireceğimiz benzeri faaliyetlerin örgütlenmesinde yer alacak.
Türkiye’de gerçekleştireceğimiz ilk Hafıza Yürüyüşü çalışmamız, 23-25 Mart 2018 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşecek.