top of page

“Kristal Gece” ya da “Kasım Pogromu”: 9 Kasım 1938’de Ne Oldu?

Almanya’da 1933 yılında Nasyonal Sosyalistlerin yani Nazilerin Hitler önderliğinde iktidara gelmesi ile Yahudilere yönelik ayrımcı politikalar uygulanmaya başlandı. Nazi propaganda mekanizması, Yahudileri Almanya’nın 1918’deki yenilgisinin ve bunun sonucu ortaya çıkan yoksulluğun sorumlusu olarak “iç düşman” ilan ederek, organize etnik saldırılara başladı. Hitler önderliğindeki Naziler daha iktidarlarının ilk aylarında, Yahudi dükkânlarına karşı boykot çağrısı yaptı, Nisan ayında çıkartılan yasa ile Yahudiler devlet hizmetinden uzaklaştırıldı, temmuz ayında vatandaşlığa kabul edilmiş Yahudilerin vatandaşlıkları iptal edildi. Takip eden yıllarda Yahudilere yönelik ayrımcı pek çok yasa daha çıkarılacaktı.

1933-1938 yılları boyunca, her kademedeki devlet kurumları, Yahudileri Almanya ekonomisinin bütün sektörlerinden dışlamak için çabaladı; hayatlarını idame etmelerini engelledi. Yahudiler, yerli ve yabancı malvarlıklarını ve yatırımlarını beyan etmek zorunda bırakıldı. Alman otoriteleri, bütün Yahudi işletmelerini arileştirme çalışmalarına başladı. Bu süreçte Yahudi işçi ve idareciler işten çıkartıldı. Şirketler ve ticarî kurumlar, piyasa değerinin çok altındaki fiyatlarla, Yahudi olmayan Almanlara devredildi. Daha önceden Yahudiler tarafından işletilen dükkânlara el konularak, Almanlara devredildi.


1935 yılında ilan edilen Nürnberg yasaları, Yahudileri üç ya da dört kuşak boyunca Yahudi büyükannesi ya da büyükbabası olan kişiler olarak tanımlarken, Musevilikten Katolik ya da Protestan inancına geçmiş pek çok kişiyi de Yahudi olarak etiketlemiş, Alman kanı taşıyan kişilerin bu kişilerle evlenmeleri ve cinsel ilişki kurmaları bu yasalar ile engellenmişti. “Alman kanı ve onurunu korumak” üzere kabul edilen “Nürnberg Yasaları”, bizzat


El değiştiren Yahudi dükkanlarından biri
El değiştiren Yahudi dükkanlarından biri. Kaynak: https://ghdi.ghi-dc.org/sub_image.cfm?image_id=1945

Hitler tarafından imzalanmıştı. Bu yasalar Yahudiler, Sinti ve Romanlar, siyahlar veya bu grupların çocuklarının Almanya’da vatandaşlık haklarından yararlanmalarını sınırlamakla kalmıyor, “Alman kanı taşıyanlarla” evlenmelerini de yasaklıyordu. 1936 yılında Yahudilerin seçimlere katılmaları da yasaklandı.


1938 yılına gelindiğinde, ülkenin her yerinde “Yahudiler Giremez” levhaları yayılmaya başlarken, aynı yılın ağustos ayında çıkartılan bir yasa ile tüm Yahudilerin 1 Ocak 1939 tarihi itibariyle Yahudi olduklarını gösteren bir kimlik kartı taşımaları zorunlu kılındı. 8 Kasım 1938 günü Yahudilere karşı kolektif cezai yaptırımlar uygulanmaya başlandı. Buna göre, tüm Yahudi gazeteleri ve dergileri derhal yayına son vermek zorundaydı. Bu yasak, Yahudi toplumu ile liderleri arasındaki bağı koparmayı hedefliyordu. Böylece, Yahudilerin ülkeden ayrılması yönündeki liderlerin yönlendirici rolü kısıtlanmıştı. O sıralar Alman Yahudilerinin üç gazetesi, dört kültürel dergi, birkaç spor dergisi ve birkaç düzine de cemaat bülteni ulusal düzeyde yayımlanıyordu. Yine 8 Kasım günü ilan edilen yaptırımlar, Yahudi çocuklarının “Aryan” okullara katılmasının ve tüm kültürel faaliyetlerinin yasaklanmasını da içeriyordu. 1938 yılının 9 Kasım’ı 10 Kasım’a bağlayan gecesinde ise o güne dek yaşanan en kapsamlı saldırı gerçekleşti.


“Kristallnacht” (Kristal Gece) Nasıl Gerçekleşti, Ne Yaşandı?

9 Kasım 1938 gecesi, tüm Almanya’da Yahudilere karşı bir şiddet hareketi başladı. Alman propaganda bakanı Joseph Goebbels önderliğinde düzenlenen pogrom özenle organize edilmişti.

18 Ekim 1938 günü Naziler, Hitler’in emri üzerine Almanya’da yaşayan yaklaşık 12 – 17 bin kadar Polonyalı Yahudi’yi sınır dışı etmişti. Sınır dışı emri tek bir gecede uygulanmış ve sınır dışı edilenlerin yanlarına birden fazla valiz almalarına dahi izin verilmemişti. Bu kişilerin geride kalan tüm mallarına ise Naziler el koyacaktı. Sınır dışı edilenlerden 4 bininin Polonya’ya girmesine izin verilirken, 8.000 Yahudi’ye giriş izni verilmedi. Polonya’ya sokulmayan Yahudiler, çaresizlik içinde iki sınır arasında sıkışıp kaldı. Çocuklar ve yaşlılar başta olmak üzere, çok sayıda Yahudi hastalık ve açlık nedeniyle iki sınır arasında yaşamını yitirdi. Bu trajediyi yaşayanların arasında kendi ailesinin de bulunduğunu öğrenen, Paris’te yaşamakta olan 17 yaşındaki Herschel Grynszpan, Paris’teki Alman Büyükelçiliği’ni basarak, karşısına çıkan ilk kişiyi, Konsolos Yardımcısı Ernst von Rath’ı vurdu.

Bu münferit saldırı, Hitler ve sağ kolu olan Goebbels’e Yahudilere karşı kinlerini kusmaları için bir fırsat yarattı. Alman propaganda bakanı Joseph Goebbels, Münih’te Nazi partisi yandaşlarına yönelik ateşli bir Yahudi karşıtı konuşma yaptı. Saldırının planlanarak düzenlenmiş olan bir Yahudi komplosu olduğunu ileri sürerek, Alman ırkının bunun öcünü alması gerektiğine dair propaganda yürüttü. Yahudilere karşı yürütülen çeşitli saldırıları öven Naziler, parti olarak Yahudilere karşı saldırı gerçekleşmesi halinde müdahale etmeyeceklerini açıkladı. Pogromun, Paris’te bir Alman yetkilisinin Yahudi bir genç tarafından öldürülmesi sonucu Almanların öfkesiyle ortaya çıkmış gibi görünmesi planlanmıştı. Oysa Goebbels konuşmasının ardından Nazi yetkilileri Fırtına Birlikleri’ne (SA) ve diğer parti örgütlerine Yahudilere saldırma ve evlerini, işyerlerini ve ibadet yerlerini yıkma emri verdi.

Nazi ajanlarının da halkı kışkırtması sonucu, 1938 yılının 9 Kasım gecesi Almanya’da organize kanlı saldırılar başladı ve 10 Kasım günü ülkenin her yerine yayıldı. İki gün içinde 250’nin üzerinde sinagog yakıldı, 7000’den fazla Yahudi işletmesine saldırıldı, yağmalandı. Yahudi mezarlıklarına, hastanelere, okullara ve evlere de saldıran ve yağmalayan Naziler, saldırılar sırasında kırdıkları camların gece karanlığında, ay ışığının da etkisi ile adeta kristal gibi görünmesi sebebiyle yaptıkları saldırının güzelliği ile övünmek amacıyla pogroma “Kristallnacht” yani Kristal Gece adını verdiler. Tam da bu sebeple yaşananlar bugün Kristal Gece yerine Kasım Pogromu olarak anılmaktadır.


Goebbels söz verdiği gibi Yahudilere karşı saldırılara müdahale edilmemesini sağladı. İki gün boyunca süren olayları polis ve itfaiye seyretti. Saldırı ve cinayetlere Nazi paramiliter gençlik grupları ve SS’ler de katıldı. Tüm Almanya’da saldırılar yer yer 13 Kasım’a kadar sürdü.


9 Kasım gecesi başlayan pogromda, SS lideri Reinhard Heydrich’in raporuna göre, 91 Yahudi öldürüldü. Binlerce Yahudi ağır yaralandı. En az 30 bin kişi, Yahudi olmak suçuyla

Kristallnacht sırasında yağmalanan Yahudi dükkanlarından biri.
Kristallnacht sırasında yağmalanan Yahudi dükkanlarından biri. Kaynak: National Archives and Records Administration, College Park, MD

tutuklanarak toplama kamplarına hapsedildi. Yahudilere ait 7 bin 500 civarında iş yeri yağmalandı ve saldırıya uğradı. 267 sinagog yakıldı, 177’si bütünüyle yıkıldı. Çok sayıda Yahudi mezarı tahrip edildi. Saldırılar, yalnızca Almanya’da gerçekleşmedi. Almanya’nın yanı sıra Avusturya ve Nazilerin denetimi altındaki diğer bölgelerde de gerçekleşti.


Pogromdan sonra, Nazi iktidarı Almanya’daki Yahudi cemaatine olayların bedeli olarak bir milyar Reichsmark (400.000.000 ABD doları) tutarında ceza kesti ve Yahudilerin ortalığı temizlemesi ve onarması emredildi. Oluşan hasarlardan dolayı sigortadan para almaları engellendi. Bunun yerine, sigorta şirketlerinin Yahudi mülk sahiplerine yapacağı ödemelere devlet el koydu. Yahudilerin sahip oldukları işletmelerin, Yahudi olmayanlar tarafından işletilmediği takdirde yeniden açılmasına izin verilmedi. Yahudi işletmelerinin “Arilere” verilerek “Arileştirilmesi” hareketi pogromdan sonra hız kazandı.


Pogrom sonrasında, Yahudiler Almanya’daki kamu hayatının tüm alanlarından sistemli bir şekilde dışlandı. Pogromdan sonra hayat Alman ve Avusturya Yahudileri için çok daha zor hale geldi. Müzelere, kamuya açık oyun alanlarına, yüzme havuzlarına, parklara girmeleri yasakken artık çocuk ve gençlerin devlet okullarına gitmeleri de yasaklanmıştı. Yalnızca yetişkinler değil genç ve çocuklar da toplumsal yaşamdan soyutlanmıştı. Birçok Yahudi bu dönemde intihar etti. Pek çok Yahudi aile Almanya ve Avusturya’yı terk etmeye çabaladı. Kısa zamanda koyulan kanunlar ile Yahudilerin yaşam koşulları daha da ağırlaştırıldı. Yahudilerin tüm değerli madenlerden eşyalarını, hisse senetlerini, mücevher ve sanat eserlerini hükümete vermesi emredildi.

Kristallnacht gecesi Hannover kentinden bir görüntü.
Kristallnacht gecesi Hannover kentinden bir görüntü.

Yahudiler fiziki olarak tecrit edilmeye başlanırken, sokağa çıkma sınırlama ve yasaklamaların yanı sıra emeklilik güvencesinin, ehliyetlerinin iptal edilmesi, kiracıları koruyan yasaların Yahudi kiracılar için geçersiz kılınması gibi pek çok yasaklama ile karşı karşıya kaldılar.


Kasım Pogrom’undan Sonra

9 Kasım 1938 gecesi başlayan pogrom, bazı tarihçiler tarafından Holokost’un başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Tarihçi Max Rein, “Kristal Gece’den sonra her şey değişti” demiştir. Kuşkusuz Kristal Gece yani Kasım Pogromu, o güne kadar süren ayrımcılık ve zulmün yapısını değiştirmiş, ekonomik, siyasi ve toplumsal kısıtlamalar yerlerini fiziki saldırılara, tutuklanmalara ve cinayetlere bırakmıştır.

Kasım Pogromu ile birlikte Naziler tasarladıkları tüm hedeflere ulaşır. Savaşa hazırlık olarak gerekli askeri hazırlıklar için ihtiyaç duyulan paranın elde edilmesi için Yahudilerin mallarına el konulmuştur. Yahudilerin birbirinden ayrılarak, tecrit edilmesi sağlanmıştır. O güne değin sürdürülen ayrımcı antisemit propaganda ve yasaların, fiziki saldırılara dönüştürülerek sürdürülmesi için gerekli meşru zemin hazırlanmıştır. Kasım Pogromuna Alman kiliseleri dahi tepkisiz kalmış, Alman halkının pogrom karşısındaki tepkisizliği, Nazilerin çok az bir muhalefetle karşılaşacağını netleştirmiştir.

Kasım Pogromu, Hitler önderliğindeki Nazilerin Yahudilerin kitlesel olarak katliamını amaçladıkları “Nihai Çözüm” adlı sistemli program yolundaki ilk kitlesel adımıydı. Kasım Pogromu sonrasında Naziler 1945 yılına kadar toplamda 11 milyon insanı sistematik bir şekilde işkence ederek, öldürdü. Öldürülenlerin 6,5 milyonu Yahudi’ydi. Sinti ve Romanların, zihinsel ya da fiziksel engellilerin, sosyalistlerin, komünistlerin, savaş karşıtlarının, Yehova Şahitlerinin, eşcinsellerin ve Nazi destekçisi olmayan 4,5 milyon insanın daha öldürüldüğü Holokost önemli insanlık dersleri verdi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne ilham oldu. Birleşmiş Milletler, 27 Ocak 1945 yılında Sovyet Ordusu’nun Polonya’da bulunan en büyük Nazi toplama ve imha kamplarından biri olan Auschwitz’i kurtarma tarihinden ilhamla, 27 Ocak gününü Holokost Kurbanlarını Anma Günü ilan etti.

9 Kasım’da gerçekleşen bu pogromu unutmamak sadece bir insanlık görevi değildir. Günümüzde Holokost inkarının ve antisemitizmin yaşananlardan sonra dahi hala aktif bir problem olmaya devam etmesi, neo-Nazilerin siyasi fikirlerini savunanlar ve bu görüşteki partilerin Avrupa’da sokaklarda gezmesi ve parlamentolarda kendilerine yer bulabilmesi bizlere ırkçılık, faşizm ve ayrımcılıkla mücadele etmenin ne denli önemli, hatırlamanın ve unutmamanın ise ne denli gerekli olduğunu gösteriyor.


Derleyen: F. Levent Şensever

bottom of page