
Temel bir insan hakkı olan suya, herkesin ekonomik olarak erişiminin sağlanması, toplumsal adaletin ön koşullarından biridir. Oysa Türkiye’de özellikle büyükşehirlerde görülen uygulamalar suyun bir hak olarak görülmediğini ve suyu kamu hizmeti olarak gören yönetim anlayışından hızla uzaklaşıldığını gösteriyor.
Suyun tam maliyet prensibiyle ücretlendirilmesi, su hizmetlerinin tüm yükünün vatandaşların omuzlarına yüklenmesi ve sudan kâr elde edilmesi toplumsal adalet açısından asla kabul edilebilir bir durum değildir.
Su Hakkı Kampanyası olarak başlattığımız “Susarak yaşanmaz, susuz hiç yaşanmaz” adlı imza kampanyası çerçevesinde su üzerindeki artan ekonomik baskıları da ayrıntılı olarak ortaya koyduğumuz “Suyumuzdan para kazanıyorlar!” raporunu 13 Ocak 2016’da Cezayir toplantı salonunda 24.dönem İstanbul milletvekili Melda Onur’un katılımıyla yaptığımız basın toplantısında medya ile paylaştık.
Bu raporda;
İstanbulluların en pahalı suyu içtiği,
Ankaralıların en çok vergiyi ve en yüksek faturayı ödediği,
Bursalıların en çok sayıda maliyet unsuruna katlandığı,
İzmirlilerin ise en yüksek maliyete maruz kaldığı bulgularına ulaştık.
Susarak Yaşanmaz, Susuz Hiç Yaşanmaz! imza kampanyasına bu bağlantıya tıklayarak katılabilirsiniz.